Aralıklı oruç… Son zamanların en çok konuşulan beslenme düzenlerinden biri. Kimileri sabah kahvesini içerken “Daha öğlene var, 16 saat dolmadı” diyerek saat sayıyor, kimileri ise bu yöntemin hayatını değiştirdiğini anlatıyor. Peki işin aslı ne?
Öncelikle şunu söyleyeyim, aralıklı oruç bir diyet değil, bir yeme düzeni. En bilinen şekliyle 16 saat boyunca hiçbir kalori almıyor, kalan 8 saat içinde öğünlerinizi yiyorsunuz. Basit gibi görünüyor ama aslında vücudumuz için epey farklı bir düzene geçiş anlamına geliyor.
Bilimsel olarak da bazı faydaları var: İnsülin direncini azaltabiliyor, kan şekeri dengesi üzerinde olumlu etkileri olduğu söyleniyor, hatta bazı araştırmalar hücre yenilenmesi gibi konularda da umut verici sonuçlar gösteriyor. Ama burada durup şunu hatırlatmakta fayda var: Her faydalı yöntem, herkese uygun demek değil.
Özellikle kronik rahatsızlığı olanlar, ilaç kullananlar, hamileler ya da yeme bozukluğu geçmişi olanlar için aralıklı oruç riskli olabilir. Yani bu konuda bir uzmana danışmadan “Ben de deneyeyim” demek çok doğru değil. Ayrıca aralıklı oruç yapıyorum deyip, oruç arası geldiğinde günün tüm kalorisini pizza ve tatlıdan almak da pek sağlıklı bir strateji değil.
Ben kendi adıma, bu tip beslenme trendlerine açık fikirle ama temkinli yaklaşıyorum. Vücudumuzun bir dili var aslında, yeter ki onu dinlemeyi bilelim. Kimi zaman açlık değil, susuzluk konuşur içimizde. Kimi zaman da sadece bir alışkanlığın gölgesinde yemek yeriz.
Sonuç? Aralıklı oruç bazıları için iyi bir denge yöntemi olabilir, bazıları içinse gereksiz bir stres. Mesele, neyin popüler olduğu değil; senin bedenin neye ihtiyaç duyuyor, asıl soru bu.
Yorumlar
Kalan Karakter: