Bir sirenle durdu zaman. Onun hayatının durduğu an, sonsuza kadar her yıl o anı durdurdu. Varlığınla bir milleti harekete geçiren, geleceğe özgürlük nidalarıyla koşturan adam; aynı milletin soyunu aynı saatte saygı ve minnetle ve de başlarını dimdik ederek durdurdu.
Adam “Çalışırım.” dedi, kadın “Ben de varım.” dedi, durdu. Öğrenci “ilim” dedi, öğretmen “fikri hür” dedi, durdu. Anne “üret” dedi, çocuk “Yapabilirim.” dedi, durdu. “İnsan” dediler, “ilke” dediler, “medeniyet” dediler, “cumhuriyet” dediler ve “bağımsızlık” dediler de durdular. En çok da kalplerinde “minnet ve dua” çığlıklarıyla durdular. Sustu sokaklar, dindi gürültü. Milletin sessizliği, bir düşüncenin en gür sesiydi.
Bitti siren. Duruş bitti. Şimdi hangi yöne gidecek adımlar, hangi yöne dönecek yüzlerimiz? Elbette sorumluluğa doğru! Biz büyükler Atamızın ideallerinin, ilke ve inkılaplarının yanındayız. Daha fazlasını yapmaları için mevcut kuşağımızı harekete geçirme mesuliyetimiz var.
Umuda dönelim yüzlerimizi! Gençlerimizin cesaretine, vicdanına ve üretkenliğine güvenelim!
Direnişe dönelim! Kötü gidişatı kabul değil, iyiye dönüştürmek öğretildi bize!
En son içimize dönelim! İhtiyacımız olan tek gücün damarlarımızdaki asil kanda olduğunu hatırlayalım!
Bugün Mustafa Kemal Atatürk’ün bize bıraktığı mirasla gelecek arasındaki köprünün bekçileri biziz. Geçmişte yaşananlar gelecekte yaşanacak olanların teminatıdır. Dirilelim!
Bugün kitleler hep bir ağızdan Mustafa Kemal diyor. Ölümsüzlük diyor. Çünkü 10 Kasım’ın anısı bir anma gününden ötedir. 10 Kasım birleştirici bir niteliğe sahiptir. Aynı zamanda 10 Kasım, sorumluluklarımızı ve gideceğimiz yönü hatırlatan bir siren sesidir.
Saygı ve minnetle…
Yorumlar
Kalan Karakter: