ANLAŞILMAK
Anlaşılmak mümkün mü gerçekten? Maddelerin bile her insan üzerinde farklı farklı tezahürü varken, aynı yere bakan gözlerin gördüğü çeşitlilik bu kadar çokken, kelimeler her insana aynı manayı verir mi? Gördüğüm manzara, duyduğum ses, dilimden düşen cümleler, kalbimin hisleri, bendeki manasıyla geçer mi başka bir kalbe? İmkanını görmeden imkansızlık diye nitelendirmek en doğrusu geliyor şu an. Bir yağmur meselesi yapsak mesela…Kimine hissettirdiği hüzünken kimini huzura erdirebilir. O halde benim yağmurda mutlu olduğum kim tarafından anlaşılabilir? Her kalp kendine has devam ederken atışına, yüreğimin hissettikleri nasıl anlaşılsın başka bir kalp tarafından, benim kalbimden gayrı? Her insanın geçmişi, anıları, mutlulukları, hüzünleri farklıyken ve farklı sebeplere dayanırken anlaşılmak mümkün mü? Mesela çay diyelim…Çay ile herkesin geçmişi, deneyimi bambaşkayken; çayda bile ortak bir histe ve tatta buluşamazken… Nasıl aynı olayda, aynı hislere sahip olabiliriz? Herkes farklı hayat mücadelesindeyken…Herkesin belki aynı sonucu, milyonlarca farklı nedenlerden gelmeyken…Anlaşılmak mümkün mü? Ya da anlamak... Farklı bir gözün gördüğünün kalbine tesirini? Oysa tüm ilişkilerimizde asıl derdimiz hep bu olmadı mı: Anlaşılmak! Kardeşiyle neden kavga ettiğini anlaması yolunda annesine binlerce açıklama yapmadı mı çocuk? Ödevini yapmak istemediğini, oyunun daha tatlı geldiğini neden anlamıyordu babası? Arkadaşı ona küstüğü için döktüğü o masum gözyaşlarının adı anlaşılmamak değil miydi? Bu kadar günahsızken başlayan anlaşılamama meselesi, aslında hayatımızda hep temel sorun olmadı mı? Hep içsel bir bilinme istemedik mi? Yıllarca olaylar karşısında yaşadığımız duyguları tam olarak ifade edebilmek için uğraşırken neden insanların geçmiş yaşantılarıyla bağ kurarak yapmaya çalıştık bunu? ‘Sen de bilirsin.’ ya da ‘Senin başından da geçmiştir.’ diyerek… Duygudaşlık kurmaya çalışarak anlaşılma çabasına girmedik mi? Ya da ifadelerimizi detaylandırırken ‘Anlatabildim mi?’ acaba kendimi diye geri dönüş beklemedik mi muhatabımızdan? Beyhude… Henüz kendi içsel dünyamızı biz bile tam anlamamışken başkalarından bunu beklemek nedendi ki? Bir düşünsenize…Aslında nedenini, amacını, koşulunu, sonucunu; niyetini, hissini, fikrini hiç bilen yok muydu gerçekten? Biz farklı yerlerde bekledik anlaşılmayı. Bu kadar anlaşılıyorken yaratıcı tarafından, başka menzillere naklettik bilinmeyi. O yüzden bu kadar anlaşılamadık. O yüzden hep bu kadar eksik ve karmaşıktık. Anlaşılmak için kurduğumuz cümleler arttıkça, bir o kadar yaklaştık anlaşılmamaya. Anlaşılmak… Mümkün müydü gerçekten?
KATRE’DEN
Eğitimci Yazar: PINAR ÖZKANLI
Yorumlar
Kalan Karakter: